Idam Sehpasi
İdam Sehpası
O gün erkenden kalktım. Traş olup banyo yaptım ve kahvaltımı hazırladım. Fazla iştahım yoktu ama zorlayarak da olsa biraz ekmekle bir parça salam ve peynir atıştırdım. Başım fena halde ağrıyordu. İçtiğim sigara başımın ağrısını daha da arttırdığı için yarım söndürdüm ve bir ağrı kesici alıp evden çıktım. Bu gün izinliydim. Ne yazık ki kız arkadaşımdan da iki hafta önce ayrılmıştım. Oysa evlenmeyi bile düşünüyorduk.
Ne oldu ne bitti anlamadık, ayrılıverdik. Bunları düşünerek aylak aylak dolaşmaktan sıkıldım ve bir gazete alıp kahveye gittim. Başımın ağrısı geçmişti. Bir fincan kahve söyleyip bir sigara yaktım. Politika haberlerini, magazin haberlerini, spor haberlerini, dış haberleri bitirdikten sonra küçük küçük tüm haberleri okudum. Birinci sayfaya tekrar döndüm. Manşetten bir idam haberi verilmişti. Başkentin meydanında, öğleden sonra üçte bir idam infazı gerçekleşecekti. Adamın suçları bir hayli fazlaydı.
Tam beş kişiyi hunharca öldürmüştü. Bir tanesi de kendi karısı ve kayın validesi olmak üzere. İçimde tuhaf bir merak uyanmıştı. Gidip bu infazı seyretmek isteği ile gazeteden haberi tekrar okudum. Evet infaz halk önünde gerçekleşecekti. Üç saatlik yolu göze alamıyordum ama merakımı da yenemiyordum. Sonunda dayanamadım ve aceleyle kalkıp hesabı ödedim , dışarı çıktım. Gar zaten yakındı. Birkaç dergi alarak trene bindim ve yola koyuldum. Üç saatte başkente gelmiştim bile. Meydana vardığımda daha bir saat vardı infazın başlamasına ama şimdiden epeyce kalabalık toplanmıştı. Geniş alanın ortasına bir idam sehpası kurulmuştu. İçimde garip bir ürperti vardı.
İlerleyecek yer kalmamıştı…
Kendimi idam edilecek adamın yerinde düşünmeye çalıştım. Bir saat sonra öleceğini bilmek nasıl bir duyguydu ? Acaba zamanın bir an önce geçmesini mi isterdi insan yoksa hiç geçmemesini mi ? Kalabalığın içerisinde yol almaya çalışarak sehpaya biraz daha yaklaştım. Artık daha fazla ilerleyecek yer kalmamıştı. Ama sehpayı tam görebiliyordum. Yeniden idam edilecek adamı düşünmeye başlamıştım ki arkamdan gelen basınçla önümdeki kadının üzerine doğru yığılmak zorunda kaldım. kadın bana doğru dönerek dikkatli olmamı söyledi kızgınlıkla. Özür dileyip bir suçumun olmadığını, arkadan itildiğimi söyledim. Boyu neredeyse bana yakın olan, siyah gözlüklü, alımlı kadınla aramızdaki diyalogu sürdürmek isteğiyle kadına laf olsun diye bir soru sordum ;
– Saat üçte başlayacak değil mi ?
– Evet, sanırım, saat kaç ?
– Daha yarım saat var
– Adamın suçu neymiş biliyor musunuz ?
– Sabahleyin gazetede okudum. Beş kişiyi öldürmüş. İçlerinden ikisi de karısı ve kaynanasıymış.
– Diğerleri kimmiş ? Hem neden öldürmüş ?
– Çok fazla ayrıntılı bilgi yazılmamış ama anlatıldığına göre adam sapıkmış. Kendi çocuklarına sarkıntılık ediyormuş. Sarkıntılıktan da öte tecavüz etmiş kızına. kızın annesi durumu öğrenip polise başvurmaya kalkınca adam yanındaki kayınvalidesi ile beraber doğrayıvermiş. Yardıma gelen üç komşu da kim vurduya gitmiş.
– Of çok korkunç bir şey gerçekten. Gerçi idam cezası da öyle ama insanın hak etmiş diyesi geliyor.
– Evet. Ben başka şehirden geldim. İlk kez böyle bir şey izleyeceğim. Siz burada mı oturuyorsunuz ?
– Evet. aslında izlemeye cesaret edebileceğimi sanmıyordum. Yine de merak edip geldim. Bir sigaranız var mı ?
– Evet, buyurun.
Bir süre daha kadınla sohbet ettik. Artık infazın gerçekleşmesine çok az kalmıştı. Bu arada kadınla aramızda tuhaf bir elektriklenme olmuştu. Çekici bir kadındı. 1.75 cm boylarında, zayıf, esmer güzel bir kadındı. Uzun, düz, siyah saçları melon şapkasının altından beline kadar uzanıyordu. Gözünde siyah bir gözlüğü vardı. Dudaklarını koyu kırmızı bir rujla boyamıştı. Üzerinde sarı , balıkçı yaka bir kazağı, altında mini, yırtmaçlı bir eteği, bacaklarında ise siyah tül çorabı vardı. Parfümünün kokusu çok etkileyici idi. Bu kısa sürede kadından çok etkilenmiştim açıkçası.
Kadından tekrar özür diledim…
İdam edilecek adam alana getirildiğinde kalabalıkta büyük bir gürültü ve dalgalanma oldu. Arkamdan gelen basıncın etkisiyle yeniden önümdeki kadının üzerine abandım. kadından tekrar özür diledim. Vücutlarımızın teması sonucu içimde bir ürperti duydum. Çok etkilenmiş ve tahrik olmuştum. Ona sahip olabilmek için müthiş bir arzu duyuyordum. Bunun için yapamayacağım şey yoktu. Aynı duygunun onda da olduğunu seziyordum. Bu kez kendi isteğimle vücudumun ön kısmını ileriye doğru iterek arkasına yaslandım. Kendisini çekmedi.
Ellerimi bacaklarına doğru uzatıp eteğinin üzerinden hafifçe okşadım. Olumlu veya olumsuz hiçbir karşılık vermiyordu. Önüm hafifçe kabarmaya başlamıştı. Kalçalarına doğru ittim. Hafifçe arkaya doğru kalçasını iterek karşılık vermesinden onun da iyice tahrik olduğunu anladım. Kulağına eğilip fısıldadım ; “seni çok arzuluyorum, seninle sevişmek istiyorum”. Dönüp baktı. Gözleri buğulanmıştı. Dudaklarını hafifçe aralamasından anlaşılıyordu onun da sevişmek için can attığı.
Bu arada idam sehpasında hazırlıklar devam ediyordu. Asılacak adamın yüzü görünmüyordu. Etrafında birkaç adam kendi aralarında bir şeyler konuşuyor, telaşlı telaşlı dolaşıyorlardı. İdam edilecek adam ise tersine çok sakindi. Kalbim küt küt atmaya başladı. Elimi önümdeki kadının göğsüne koydum. Onun da kalbi hızlı hızlı çarpıyordu. kadın elimi tuttu ve göğüslerinin üzerinde gezdirdi. Önümdeki kabarıklık iyice büyümüş, kadının kalçalarını zorluyordu. Etrafımızdaki kalabalık pür dikkat idam sehpasını izliyordu. Bizim farkımızda bile değillerdi. Ellerimi göğüslerinden aşağıya doğru kaydırdım.
Yırtmacını arkaya getirdi…
Bacaklarının birleştiği yeri eteğinin üzerinden okşamaya başladım. Dudaklarımı boynuna doğru uzatıp hafifçe öptüm. Nefes akışları hızlanmıştı. Ellerini arkaya doğru uzatıp erkeklik organımı avuçladı. Kulağına eğildim ve fısıltıyla ; ” artık dayanamıyorum, hemen burada becermek istiyorum seni ” dedim. Cevabı çok ani oldu. Yırtmaçlı kısa eteğini aniden belinden çevirerek yırtmacını arkaya getirdi. Paltomun düğmelerini çözüp kadını kendime doğru çektim. Palto bizi etrafa karşı gizleme vazifesi yapıyordu. Elimi eteğinin içine daldırdım. İçinde külot yoktu. Parmaklarım organını bulmakta gecikmedi.
Tahmin ettiğim gibi ıslaktı. Yavaşça okşadım. Ellerini önüme getirdi ve pantolonumun fermuarını indirdi. İçinden , iyice büyüyen organımı çıkardı. Yırtmacının arasından vajinasına doğru getirdi. Hafifçe eğilip kalçasını bana doğru itti. Kamışımın ucu organının girişindeydi artık. Islaklığı hissettim. Yavaşça ileriye doğru ittim organımı. Uç kısmı girmişti bile. Bacaklarını iki yana doğru ayırmasıyla kamışım zorlanmadan girdi. Ellerim de eteğinin içinde , ön kısımdaki bızırını okşuyordu. Kalçalarını hızlı hızlı sallayarak penisimin içinde gidip gelmesini sağlıyordu. Eğilip kulak memelerini emmeye başladım. Kalabalığın yüksek sesli uğuldamasının arasında inlemelerini duyabiliyordum.
Kadının çıkardığı seslerin…
Kalabalığın uğultusu iyice artmıştı. Zira adamı sehpaya çıkartmışlar, boynunu ilmeğe geçiriyorlardı. Herkes heyecanlı bir bekleyiş içindeydi. Bizim heyecanımız ise iki türlüydü. Hem gördüğümüz manzara hem de yaşadığımız şehvet hisleri birbirine karışmıştı. Meydandakilerin gürültüsü arasında ” hadi artık, seni istiyorum ” sözlerini duyabildim. Zaten ben de dayanma gücümün sonuna gelmiştim.
Bir yandan da gözlerim idam sehpasındaydı. Adamın altındaki iskemleyi çektiklerinde kalabalıktan büyük bir gürültü koptu. Önümdeki güzel kadının içine boşalmaya başlamam da gürültüyle eş zamanlı oldu. kadının çıkardığı seslerin o an seyrettiklerinden mi, yoksa yaşadığı orgazmdan mı olduğunu ise anlayacak durumda değildim.
Çarçabuk toparlanıp oradan uzaklaşmam bir dakika bile sürmedi. Koşa koşa gara doğru uzaklaştım. İlk trenle yaşadığım şehre döndüm. O kadını ise hayatım boyunca bir daha da görmedim…