Bayram Ziyaretlerim
Geçen bayramda havalar soğuk olduğu için çoluk çocuğu evde bırakıp akraba ziyaretlerine tek başıma gitmeye karar verdim. Bir yandan da “Yahu bu bayram ziyareti alışkanlığı nedir,sanki fırsat bulsak gitmeyecek miyiz kimseye,illa ki bayram günleri koşturmacayla mı geçmek zorunda..” diye söyleniyordum kendi kendime.Bu ruh haliyle ziyaretlere başladım. Önce yaşlıları ve kendi sülalemi ziyaret ettikten sonra akşam üzeri eşimin dayılarına vardım.Karşılıklı evlerde oturuyorlardı.Önce büyüğünün kapısını çaldım.Cevap veren olmadı.O arada küçük dayının oğlu çıktı dışarı. “Hakan abi hoşgeldin ama kapıya eziyet etme boşuna, onlar dünürlerine gitti,kimse yok.” dedi. Ben de “O zaman size geleyim bari, belki o arada gelirler.” dedim.Evde sadece annesinin olduğunu, babasının da arkadaşlarıyla şehir dışında bir yere gittiğini söyledi.
Kendisi de bir arkadaşına gidip gece geç geleceğini söyleyip koşa koşa gitti. “Ulan piç kurusu,misafir öyle kapı önünde bırakılıp gidilir mi?”diye ona da söylenerek içeri girdim.Baktım kimse yok ortalıkta.Dikkatli dinleyince su sesini farkettim.Yengem banyodaydı.O da söylenip duruyordu “Canım çıktı sabahtan beri gelene gidene hizmet etmekten, ter götümden çıktı bu havada” diye… Yengem dediysem yanlış anlaşılmasın. 48 yaşında çok güzel ve hiç çocuk doğurmuş gibi görünmeyen balık etli,esmer güzeli bir kadındır .Herhalde oğlu da gittiği için evde yalnız olduğunu düşünüyordu ve gayet rahatça konuşuyordu kendi kendine. Birazdan şarkı söylemeye başladı mırıl mırıl.Ben de şansımı denemek için banyo kapısına yaklaşıp buzlu camdan siluetini seyretmeye başladım.Net olmasa da gayet iştah açıcı bir görüntü seçiliyordu.Seyrederken benim ufaklık uyandı ve hazır ola geçti.
Ben de pantolonun üzerinden başını okşayıp teselli etmeye çalışıyordum.Derken çıkmak üzer olduğunu suyun kapanışından anladım ve hemen odaya geçtim.Evde yalnız olduğunu sandığı için hiç örtünmeden çırılçıplak banyodan çıkıp giyinmek üzere o da odaya geldi.Çamaşır dolabının oturma odasında olması onların tuhaflığı ve benim de şansımdı. Çırılçıplak girdiği odada beni görünce afalladı ve toparlanmaya çalışıp (O durumda ne kadar toparlanabilirse) bana “Aaa Hakan sen ne zaman geldin,geldiğini duymadım, kusura bakma”falan gibi bir şeyler söylemeye çalıştı.Ben de “Ne kusuru canım, ben yabancı mıyım, sen rahatına bak” dedim.O arada orda bulduğu bir örtüyü sarınmıştı.”Yabancı değilsin ama o kadar da yerli değilsin” dedi.İkimiz de güldük. Bundan cesaret alarak “Yerli olup yerleşmeyi çok isterdim.” diye espri yaptım.Yüzüme dikkatle bakıp ciddiyet derecemi anlamaya çalıştı.Sonra da “Yerleş o zaman, ne bekliyorsun?” diyerek üstündeki örtüyü bir çırpıda attı.Hemen kıpkırmızı dudaklarına yapıştım.Çok iyi ve ihtiraslı öpüşüyordu.
Dayı ağzının tadını biliyordu demek.Ayak üstü pantolonumu çözüp dizlerime indirdi ve benimkini eliyle okşamaya başladı.Kucaklayıp yatak odasına taşıdım.Geniş ve yumuşacık bir yatakları vardı.Hemen onu yatağa uzatıp ben de üstümü çıkardım ve çırıl çıplak yanına üzerine uzandım.Dudaklarından başlayıp tüm vücudunu ayaklarına kadar yaladım ve tekrar amına kadar yalayarak çıktım. Çok tatlı,ıslak, sıcak ve görüntüsü mükemmeldi.Dilimle klitorisini oynamaya başlayınca inlemeleri arttı. Doğrulup sikimi amına dayadım.İlk hamlade tamamını içeri soktum.Eldiven gibi sarıyordu.Gidip gelirken “şıkır şıkırt” diye sesler geliyordu. Bir yandan girip çıkıyor, bir yandan da bıngıl bıngıl ama dipdiri memelerini yalıyordum.Vücudu ateş gibi yanıyordu. Mırıltıları ve nefesi kulaklarımı yalayıp yakıyordu.Çok ateşli ve kıvraktı.Altımda yılan gibi kıvrılıyordu.Amı da çok maharetliydi. Kasılıp bırakıyor,sevişmeyi daha zevkli hale getiriyordu.
Yeni banyodan çıkmış bu tertemiz vücudun çok hoş bir tadı vardı.Yalamaya doyamıyordum. Ama bu ateşli sevişme ve maharetli yengeme fazla dayanamadım.Sarsılarak ve büyük bir zevkle boşalmaya, daha doğrusu fışkırmaya başladım.O da bana “Erkeğim, Hakan`ım, bu kadar tatlı ve iyi olduğunu tahmin etmemiştim.Doldur içimi,doldur…” diyordu. O akşam iki kere daha çılgınca seviştik